Ağlasa derd-i derûnum çeşm-i giryânım sana

Ağlasa derd-i derûnum çeşm-i giryânım sana
Âşikâr olurdu gâlib râz-ı pinhânım sana

(Sevgili!) İçimdeki dertler ile, yaş dolu gözlerim senin için ağlayacak olsa, (gönlümdeki) gizli sırlarım (gözyaşlarıma) gâlip gelir ve (sırlar) sana aşikâr olurdu.

Mesned-i hüsn üzre sen ben hâk-i rehde pâymâl
Mûr hâlin nice arz ede Süleyman’ım sana

Sen güzellik tahtında (oturuyorsun): bense yolunun toprağında pâymâl (ayaklar altında) kalmışım. Hâl bu iken a Süleyman’ım, sana bir karınca (denli âciz olan) durumumu nasıl arz edeyim? ‘ Divân edebiyatında Süleyman ihtişâmı; karınca da acziyet ve zayıflığı temsil ettiÄŸi için ÅŸair de kendini karınca; sevgilisini Süleyman olarak nitelendirmiÅŸtir.’

Åžem’i gör kim meclisinde aÄŸlayıp baÅŸdan çıkar
HoÅŸ yanar yıkılır ey ÅŸem’-i ÅŸebistânım sana

Muma da bak! Senin (bulunduÄŸun) meclisinde aÄŸlayıp baÅŸtan çıkmakta. Ey odamı aydınlatan! O mum senin için ne de hoÅŸ yanıp yıkılıyor. ‘Mum yanarken, baÅŸtaki fitilin kenarlarından aÄŸlıyormuÅŸ gibi akar. Åžair buna gıpta ediyor ve onu sevgilinin aÅŸkı ile baÅŸtan çıkmış veya o uÄŸurda başını vermiÅŸ olarak gösteriyor.’

Subh gibi sâdık olduğum gam-ı aşkında ben
Gün gibi rûşen durur ey mâh-ı tâbânım sana

Ey ay gibi parlayan sevgilim! Benin sana karşı, aşkının yolunda sabah kadar sâdık olduğum, (doğrusu) gün gibi âşikârdır.

Dün rakîbin cevrini men’ eyledin ben hastadan
Eyledi te’sir gûyâ âh u efgânım sana

Dün rakiplerimin, aşkının hastası olan bana yaptıkları eziyetleri meneyledin. Galiba âh ve feryatlarım sana tesir etmiş!

Zahm-ı hicrân şerhi çün mümkün değildir dostum
Sîne-çâkinden haber versin girîbânım sana

Dostum! Anlaşılan o ki (bağrımdaki) ayrılık yarasının şerh etmek mümkün görünmüyor. (Bari) açık duran şu yakam, (aşkından dolayı) göğsümdeki (şerha şerha olmuş) yarıkları sana göstersin (de insafa gel!)

Eyleme gönlün gözün cevr ile Avnî’nin harâb
Dürr ü gevherler verir bu bahr ile kânım sana

(Sevgilim!) Eziyetlerinle Avnî’nin gözlerini ve gönlünü harap etme! Zira bu deniz (gibi coÅŸkun gözlerim) , sana inciler; bu maden ocağı (gibi gönlüm) de mücevherler sunar.
Â
Avnî (Fatih Sultan Mehmet)

 
Comment are closed.